• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=666228323
  • https://twitter.com/durancetin
Site İçeriği

Kültür Dünyamız videoları
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
MUTSUZUZ
23/08/2012
Yaz tatili boyunca çeşitli yerleri gezme ve oralarda âcizane bazı gözlemler yapma fırsatı buldum. Bazen insan gördüğü olumsuzlukları içine atmak istese bile atamıyor. Birilerine bunu haykırmak istiyor. “Bu yanlış, yapmayın!” diyesim geliyor. Gördüğüm her bir olumsuzluk, kötü durum; kalbime hançer gibi girip ağaç gibi çıkıyor dostlar. Susuyorum, susuyorum ama olmuyor. Sükûtum, çığlığıyla boğazımı yırtıp kanatıyor! Neden mutsuz olduğumuzla ilgili tespitlerimi yazmaya çalışıyorum birkaç haftadır. Burada yazacaklarımın büyük çoğunluğu bizzat gözlemlerim, bazıları da hislerimin yansımasıdır.

·         Büyüklere karşı saygıyı unuttuk, kızdığımız kişiye karşı hakarete varan kelimeler sarf ediyoruz, yaşına hürmetimiz kalmadı. Büyüklere göstermediğimiz hürmeti küçüklerden beklemek ne kadar mantıklı?

·         “Anne-babaya öf bile demeyin” diyen bir öğretinin çocuklarının bugün anne babaya küfür edenleri mevcut. Saygının zerresini anne-babasına göstermeyenler arkadaşlarına karşı bu saygıyı gösterme konusunda çok cesurlar(!) Bu hareketlerde bulunanların da çocukları var ve çocuklarının kendisine ileride nasıl davranacağı meçhul.

·         Bir arkadaşı hastalandığında arkadaşlık duyguları kabaran “mutlaka ziyaret etmemiz lazım” diyen birinin kendi babası yatağa düştüğünde gerekli hürmeti göstermediğini ve ziyaretine bile doğru düzgün gitmediğine şahidim dostlar.

·         Bir isteği olduğunda, ya da dualarında her şeyin en iyisine talip olan insanın söz konusu ihtiyaçlı başka bir kişiye yardım etme durumu olduğunda yardımı en asgari limitten verdiğine şahit oldum dostlar.

·        Babasının sayesinde şu anki hayatını yaşayan, evde rahat ve ücretsiz oturan kişilerin babasına bir sebeple kızdığını bu yüzden babasına karşı kin beslediğini gördüm. Aynı avlu içerisinde olmalarına rağmen, günde birkaç kez yüz yüze gelme ihtimali olan baba ile oğlun küs olması benim zoruma gidiyor dostlar. Hiçbir makul gerekçe bir insanın babasına bunları yapmasına imkân vermez. Ben yaşından, büyüklüğünden, hakkından dolayı her zaman babanın haklı olduğunu düşünürüm. Bu benim hayata bakışım. Küçüklerin küçüklüğünü bilmediği, evladın evlatlığını yapmadığı yerde huzurdan, mutluluktan bahsetmek abes olur. Hayatındaki tüm imkânları babasından kalan kişiden “ben babamdan hiçbir şey görmedim” diyeni gördüm dostlar.

·      Kardeşler arasında küslük artık olağan görülebiliyor ne yazık ki. Kardeşlerden biri diğer kardeşin yapamayacağı bir istekle geliyor ve olumsuz cevap alınca kardeşine küsüyor. Dostlar, anlamadığım konu şu, her ihtiyacımıza olumlu cevapların verilmesi farz mı? Yani herkes bizi düşünsün, herkes bize yardımcı olsun, yardımcı olmak zorunda herkes, öyle mi? “Olmazsa küserim ha!” Kardeş kardeşe küser mi ya? Bunu ilkokul üçüncü sınıf çocukları bile yapmaz. Ama 50-60 yaşlarında insanlar yapıyor dostlar.

·         Birinin işini yapan ve bu işin karşılığı olan parayı haftalar sonra isteyen kişiye iş yaptıran küsebiliyor. “Vay nasıl benden para ister?” Yahu bal gibi de ister, adam sadaka istemiyor ki, hakkını istiyor. Dostlar hakkını isteyen adama küsülebiliyor maalesef.

·        Kendini çevresine göre okumuş, bilgin kabul eden kişinin aslında ne cahillikler yaptığına hayretle şahit oldum. Zaten bilen, okuyan birinin büyüklük taslaması imkânsız dostlar. Onun okudum dediği ilim bir kıyl ü kal imiş ancak. Ağaçtaki meyveler nasıl olgunlaşıyor da dallar tevazuyla eğiliyorsa insan da “okudum, bildim” derken eğilmeli hal diliyle. Boş tenekeden boş ses çıkar değilse.

·         Arkadaşını, kendi ailesinden, eşinden fazla seveni gördüm. Kendi eşine güvenmeyen ve özellikle maddi işlerini sadece arkadaşıyla paylaşanı gördüm. Eşin, emanet olduğunu söyleyen bir öğretinin çocukları böyle mi yapmalı dostlar?

·         Başkalarına karşı hep tavsiye vermeye çalışan ve kendini hep önde görenlerin verdiği tavsiyelerin karşıdaki kişiye sirayet etmediğine şahit oldum. “Ele verir öğüdü kendi kırar söğüdü” sözünden mülhem verdiği öğütlerin zerresine kendi uymayanları gördüm. "Söyletirsen dillerinde laf çok/ Zerre kadar birisinde hâl yok" demiş büyükler. Yapmadıklarını başkalarına yaptırmaya çalışmak ne kadar akılcı olabilir dostlar? Sen önce kendin yaparsın, en azından yapmaya çalışırsın.

·         “Ben gıybetten hoşlanmam” diye başlıyor cümleler, saatlerce gıybetin dibine vuruluyor. Bu kişi gıybet yaymayı sevmiyor ama yapılan gıybetin dik âlâsı. Hep başkalarının olumsuzluklarını konuşuyoruz, kızıyoruz. Çünkü biz sütten çıkmış ak kaşığız (!) Biz doğduğumuz andaki gibi günahsız, suçsuzuz (!) Hâlbuki insanın o kadar çok kızacağı durum oluyor ki… Bir kardeşine kin besleyen nefsine kız, işinin hakkını vermeyen nefsine kız, başkalarını sürekli çekiştirdiğin nefsine kız, içindeki kötü duygulara kız! Kız ki arınasın kirlerden.

·         “Para biriktirmek” maksadıyla kredi çekip altın ya da araba alanı gördüm. Sırf para biriktirmek için kredi çekip bankaya daha fazla para ödeyerek mutlu olan insanlar gördüm. Aslında bunlarınki mutluluk değil dostlar. Bunlar bir yanılgı içerisindeydi. Yanılgı olmasa “borca girmeden mal birikmiyor” diyerek bankaya borçlanıp üç yerine beş ödemezler. Şimdi bankaya fazladan ödenen para için kaç ay, kaç gün fazladan çalışması gerekir sizin takdirlerinize bırakıyorum. Bir de o parada kimlerin hakkı var bunu düşünün lütfen. İnsan kendine dahi güvenmiyor ama bankaya güvenip fazla fazla para yatırıyor; güya birikim yapıyor kredi çekerek.

·         Kendisi söz verip de tutmayan kişinin sözünü tutmayan birine kızdığını/ kızabildiğini gördüm. Kişi kendisinde olan bir huyu başkasında görünce kızar mı? Hal diliyle bir ikiyüzlülük var demek ki.

·         Oto yıkamada çalışan, ücretini arabaları temizlemek ve yıkamaktan alan birinin araba temizlerken elektrikli süpürgeye arabadaki bozuk paraları çektiğini, sonra bu parayı akşam süpürgeyi temizlerken süpürgenin içinden aldığını, bunu çocuklarına rızık diye götürdüğüne şahit oldum dostlar. Bu insan başkalarıyla konuşurken kendisini dürüst diye tanıtıyordu ne yazık ki. Asıl dürüstlüğün çocuklarına helal rızık götürmek olduğunu kavrayamamıştı.

·          Sohbet meclislerinde konuşma zamanı geldiğinde “insanlar yardım konusunda daha da fazla gayret etmeli” diye düşünen kişilerden ne zaman yardım istense imkânı olduğu halde yardımcı olmayanı gördüm. Kişi için mal biriktirmek, caka satmak, başkalarının yanında itibarlı gibi görünmek daha önemli gibi görülebilir ama gerçekte bunun böyle olmadığını kişinin kendisi de er ya da geç görecektir. “Hiçbiriniz telaş etmesin boşa/Doyacak gözünüz toprağa, taşa/Beni inancımla koyun baş başa/ Topyekûn dünyayı size bıraktım.” diyen şair aslında bu dünyadan hiçbir şeyin ötelere gitmeyeceğini/ götürülemeyeceğini hoş bir biçimde anlatmıştır. O zaman mal mülk değil de bize lazım olanı biriktirmek daha mantıklı değil mi dostlar?

·         Kendisine verilen binlerce nimet karşısında “benim neyim var ki ben şimdi mutlu değilim ki sonra nasıl mutlu olayım” diyeni gördüm.

·         Gündelik hayatında sıkça başvurduğu “yalan”ı başkasında duyunca tahammül edemeyeni gördüm.

Kilolu kişinin vücudunu yağların kaplaması gibi kalbimizi kin, öfke, nefret kaplamış. İnsanları sevmiyor, sevemiyoruz. Çünkü kendimizi sevmiyoruz. Belki kendimizi sevsek, insanları da sevebileceğiz. Denemeye değer dostlar, kaybeden olmaz.Dostlar en kısa sürede silkinip kendimize gelmezsek/ gelemezsek durumumuz vahimdir benden söylemesi. Burada yazılanlar, toplumda birçok yerde görülebilen hastalıklar. Reçetesi belli. Ismarlama insan’ın sözlerine kulak vermekte. “Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz” sözünden hareketle eksiklerimizi fark edip hemen düzeltmeye çabalamalıyız. Bu işi hemen şimdi yapmalıyız. Yarına, ya da başka bir güne bırakmamalıyız. Bir günümüz gelecek ve o günümüzün yarını olmayacak. Takvimden yapraklar bir bir düşüyor, ömrümüz azalıyor.Dostlar üzerimizde ölü toprağı var. Bunu hemen kaldırmalı harekete geçmeli, elimizden geldiği kadar kendimizi düzeltmeliyiz. “İyi insan”ın özelliklerine sahip olursak mutlu olmayı başaracağız inşallah. Mutlu olmanın yolu, ahlaklı bir insana yakışmayan davranışları bırakıp iyi, güzel huylara sahip olmayla açılır bize. Bir de dostlar biz yaşayışımızı hallerimize öyle aktaralım ki, biri gördüğünde desin ki “şu kişi çok temiz, dürüst insandır”. Hareketler sözden daha kuvvetli günümüzde dostlar. Öyle yaşayalım ki sevginin, saygının, doğruluğun, yumuşak huyun temsilcisi olalım. Mutlu ederek mutlu olalım.

Bu konuya bir mim koyuyorum.

Sevgiyle kalın…

   


1782 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan.
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz.
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım.
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz.
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız...
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek.
KIR İNADINI - 03/03/2014
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır.
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır.
 Devamı
SÖYLEŞİ VE İMZA
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam20
Toplam Ziyaret357556