• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=666228323
  • https://twitter.com/durancetin
Site İçeriği

Kültür Dünyamız videoları
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
NEDEN MUTLU DEĞİLİZ?
10/09/2012

Dün çok kazanamıyorduk ya da kazancımız geçimimize ancak yetiyordu, bugün daha çok para kazanıyoruz; ama mutsuzuz. Dün daha küçük evlerde oturabiliyorduk bugün çok daha güzel ve geniş evlerde oturuyoruz; ama mutsuzuz. Dün sağlık imkânlarımız bu kadar çok değildi, hastalığımızın çaresini bulamıyorduk, ya da farklı nedenlerle doktora gidemiyorduk, bugün tıp ilerledi ve artık neredeyse hastalıkların birçoğunun dermanı bulundu, tedavisi var; ama daha çok hasta oluyoruz, daha sağlıksızız ve daha mutsuzuz. Dün teknoloji bu kadar ileri değildi, bugün her an yeni bir iş dalında buluş gerçekleşiyor, cep telefonlarındaki teknolojik gelişme hız kesmiyor, internet neredeyse her eve girdi; ama biz teknolojik imkânlarımızın gelişmesine paralel olarak insanlarla iletişimimizi artıramıyoruz kalabalıklar içinde yalnızız; daha mutsuzuz. Birçok sosyal paylaşım sitesine üyeyiz, sosyal medyada daha çok arkadaşımız var, ama sosyal hayatta pek arkadaşımız yok. Birçok ilgi alanımız var ama insanlara yardımcı olmak ilgi alanımızın çok dışında. Birçok konuda mutluluğumuzu artırmayı düşünerek yeniliklere gittik kendimizi geliştirdik, ama kendimizle, eşimizle, işimizle, dostlarımızla mutlu olmayı başaramadık; mutsuzuz. Bir sevdiğimizin evine ziyarete gidince mutlu olmamız gerekirken mutsuz oluyoruz; o evde olup da bizim evimizde olmayanı düşünerek mutsuzluğumuzu artırıyoruz. Gerçekte o evde olmayan ama bizim evimizde olanı düşünmüyoruz bile. Çünkü bizim eksiklerimiz gözümüze batıyor hep. Fazlalıkları gören yok. Şükreden yok haline. Gözümüzü hep olumsuzluğa odaklayınca, olumlu hiç görünmez oluyor. Aslında mutlu olmamız için o kadar çok neden var ki yeter ki kafamızı boş yere her konuya yormayalım, bize faydası olmayanın peşine düşmeyelim, lüzumsuz kaygı ve streslerden uzak duralım, olumluyu görmeye odaklanalım ve bizde var olan güzellikleri görebilelim.

Bazen hayallerimize ulaşmak için makyavelist felsefenin “amaca götüren her yol mübahtır” anlayışı ile hareket edebiliyoruz. Aileler çocuğum illa ki okusun bir yerlere gelsin diye emek sarf ediyor ama ahlâkı göz önünde bulundurmuyor. Mühendis olması, doktor olması, öğretmen olması, hakim olması aile için yetebiliyor ama günümüzde bu işi hakkıyla yapmayan ya da olması gerektiği gibi yapmayan birçok insan var. Her işte kişi haklarını en üstte tutarak insanlara faydalı olmaya çalışmalıdır insan. Günümüzde gençlere devamlı “sen en iyisine layıksın, en iyi yerde sen olmalısın, sen en güzeli hak ediyorsun” denilerek egoları şişiriliyor. En iyisine layık olduğunu düşünen gençler de en iyiyi bulmak için çok çabalamıyor. İstiyor ki çalışmadan elde etsin, ya da ahlak kurallarına riayet etmeden birilerini haksız yere geçsin ve istediğini alsın. Ancak, bu zihniyettekilere kader her zaman istediğini vermeyebiliyor. Dolayısıyla iyi mevkilere gelmiş ama hak hukuktan bihaber olan insanlar her yeri dolduruyor. Ancak amaca ulaşmak için başvurduğumuz her uygunsuz davranış, her haksız yol sonra bize başka musibetlerin yolunu açıyor. Çünkü “amaca götüren her yol mübahtır” anlayışı başkalarının hakkını hukukunu göz göre göre çiğnememize de sebep oluyor. Başkası önemli değil “sadece ben” diyebiliyoruz maalesef. Sadece kendi menfaatini düşünen insanların da çevrelerine kazandıracağı bir fayda olmaz. Bu düşüncede olan insanlar mutluluk yoluna girmeyi beklerken mutsuzluk limanına demirleyebiliyor.  

Hükümdarın biri daha önce deniz yolculuğu yapmamış acemi bir köleyle bir vapura biner. İlk defa gemiye bindiği için içi korkuyla doludur. Gemi seyahatinin de bazı zorlukları vardır. Bunları bilmeyen köle korkar, titrer ve ağlamaya başlar. Bu durumdan hükümdar rahatsız olur. Ne yaptılarsa köle sesini kesmez, bağırır çağırır, gemidekileri rahatsız eder. En sonunda bir bilge hükümdara gelir der ki: “Efendim müsaade ederseniz ben bu zatı sakinleştirebilirim.” Hükümdar beğenir bu fikri ve kabul eder bilgenin teklifini. Bilge, kölenin denize atılmasını söyler. Oradakiler bilgenin dediğini yapar. Köle birkaç kez suya batıp çıkar ve en sonunda geminin dümenine yapışır. Köleyi tutup içeri alırlar. Sonra bir köşeye çekilir ve rahatlar. O köşede hiç ses çıkarmaz, öylece durur ve etrafını izler. Hükümdar bilgeye yaptığının mantığını sorar. Bilge, “Köle daha önce batma eziyetini bilmediği için geminin içindeki huzur ve sükûnetin farkında değildi. Rahatın kıymetini bilmiyordu.”
İşte huzur da böyledir çoğu zaman. Elimizdedir mutluluk ama fark edemeyiz. Çünkü hep yakınmalarla, şikâyetlerle vakit geçiririz de yanı başımızdaki huzuru yakalayamayız. İnsan sıkıntılı bir durumla karşılaşmadan rahatının değerini bilemiyor ne yazık ki.
Biz insan olarak kendi durumumuzun iyiliğini değil de hep başkalarında gördüğümüz iyiliği düşünürüz, “niye bizde yok” diye de hayıflanırız. Hâlbuki bakmanın ötesinde görmeyi sezebilsek neler göreceğiz neler.
Kendisine ayakkabı almadığı için babasına kızan ve hayatı zehir eden bir çocuk yolda karşılaştığı bir başka çocuk tarafından tebessümle karşılanır. Diğer çocuk:
“Üzgün görünüyorsun, bu hayat her şeye üzülmeye değmez, mutlu olmaya bak.”der.
Bizimki bu sözleri söyleyen gence dikkatli bakınca şok olur. Kendisine “hayat üzülmeye değmez” diyen diğer çocuğun iki ayağı da yoktur ve tekerlekli sandalyede hareket edebilmektedir. Çocuk tekerlekli sandalyedeki tebessüm halindeki diğer çocuğu ve sözlerini düşününce babasına karşı yaptığı davranışın ne kadar yanlış olduğunu fark ederek utanır yaptığından.
İşte hayat da böyledir. Bize birisi daha kötüsünü göstermeden biz iyi halimizi göremiyoruz. Feryat figanla yakınmalarla geçiriyoruz ömrümüzü. İnsan maddi bakımdan kendinden daha düşük seviyede yaşayana, manevi bakımdan da kendinden daha üstün yaşayana bakmalı ki mutlu olabilsin. Biz tam tersi bir bakış açısına sahibiz. Hep bizden iyileri görüyoruz. Kendimizi mutsuz etmeye uğraştığımız kadar mutlu etmeye de uğraşsak inanın sorun bitecek.
Mutluluk sadece parayla kazanılan bir durum olsaydı zenginler dünyanın en mutlu insanları olurdu. Ama çevremize baktığımızda durum bunu teyit etmiyor. Zenginlik mutluluk için yetmiyor. Dünyanın en çok milli gelire sahip ülkelerinde (İskandinav ülkeleri) insanlar huzursuz, mutsuz. Bu ülkelerde gelişmişliğe paralel olarak insanların iç dünyalarını dolduracak bir ölçüt olmadığından insanlar intihar yolunu seçiyor kendisine. Neden, çünkü bu dünyadan alacağı hiçbir zevk kalmamış, bir de intiharı denemek istiyor. Dünyada en çok intihar olayları bu ülkelerde meydana gelmektedir. Bu ülkelerdeki insanlar çok zengin olabilirler ama bu durum onların çok mutlu oldukları anlamına gelmiyor.


2602 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan.
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz.
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım.
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz.
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız...
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek.
KIR İNADINI - 03/03/2014
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır.
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır.
 Devamı
SÖYLEŞİ VE İMZA
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam27
Toplam Ziyaret357563