• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=666228323
  • https://twitter.com/durancetin
Site İçeriği

Kültür Dünyamız videoları
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
ÖRNEK İNSAN: TEBESSÜM ÖĞRETMEN
08/02/2013

Uzun zamandır bir roman okumamıştım, farklı kitaplara öncelik veriyordum. Duran ÇETİN Hocamın “Tebessüm Öğretmen ve Öğrencileri” romanını okuyunca, ara sıra roman okuyup farklı duygu ve düşüncelere doğru açılma gereğini hissettim.

Bu kitabın, kendisi hakkında yazı yazmaya ihtiyacı olmadığını biliyorum. O kadar içten o kadar samimi bir dille anlatılmış ki kitabı okumak yeter, birinin methetmesine gerek yok. Ama gelin görün ki içimdeki duyguları bastıramadım. Âcizane bu satırları yazma gereği hissettim

Yazarlar, romanlara ve hikâyelere duygu ve düşüncelerini en yoğun biçimde yansıtır. Bir yazarın düşüncelerini anlamak için onun eserlerini okumak faydalı olabilir. “Tebessüm Öğretmen ve Öğrencileri” isimli romanda da iyilik, güzellik, sevgi, saygı, yardımlaşma, arkadaşlık, gönül kazanma duyguları öne çıkmış.

Açıkça belirtmeliyim ki kitabın farklı bölümlerinde gözlerim nemlendi, duygulandım. Ama 131. sayfaya geldiğimde artık yaş gözümde durmadı, süzüldü gitti farklı nehirlere karışmak için. Neden mi ağladım? Sevinçten. An gelir, sevinçten insan ne yapacağını bilemez ve gözyaşı en iyi arkadaşı olur.

Romanın 131. sayfasında bana göre en can alıcı bölümüydü. Bir öğretmen olarak hislenmemem mümkün değildi. Hasta olan Süleyman için öğrenciler yardım toplamaya başlıyorlar. Öğretmenlere de bu durumu söylediklerinde “Ulusal çapta bir resim yarışması var. Yardımlaşma konulu. İsterseniz bu yarışmaya katılabilirsiniz, ödülü de alırsanız arkadaşınız Süleyman’a yardım edebilirsiniz” cevabını alan öğrenciler harekete geçiyorlar.. Tüm okul, resim yarışması için seferber olmuş her öğrenci kendi yetenekleri doğrultusunda resim yapıp yarışmaya katılmıştı. Belli bir süre geçtikten sonra okulun hoparlöründen “Lütfen dikkat! Ülke çapında resim yarışmasında birinciliği ve ikinciliği okulumuz öğrencileri kazanmıştır. Birinci Aliye Çelik, ikinci Saliha Motorcu olmuştur. Öğrencilerimizi tebrik eder daha nice başarılar elde etmelerini dileriz…” sözleri duyuldu.

Okulda bir alkış tufanı kopmuştu. Alkış uzun süre devam etti. Genel olarak yapılan bir yarışmada aynı okuldan iki öğrencinin dereceye girmesi elbette sevinmek için yeterliydi. Daha önemlisi yarışma ödülü olarak verilen paranın yardım için harcanacak olmasıydı.

Aliye ve Saliha kendilerine verilen ödülleri Süleyman’ın tedavisi için bağışladıklarını duyurduklarında bazı öğretmenlerin gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Yine birçok öğrencinin gözleri dolmuştu. Aliye ve Saliha’yı tebrik edenler aslında içlerindeki o güzel duyguyu keşfetmenin mutluluğunu yaşıyorlardı.

Yazar burada taşı gediğine koyuyor: Her insanda mutlaka bir temiz duygu vardı. Önemli olan onu ortaya çıkarabilmekti. Yapılan işler bunu ortaya çıkarmaya yetip arttı.

“Her insanların içinde en az % 51 iyi yan vardır” sözünü bir kitapta okumuştum. Bu öğrenciler de o % 51’lik kısmı geliştirmeye başlamışlardı. Öğrenciler ihtiyaçlı insanlara yardım ederken aslında kendi sevgi ihtiyaçlarını da öğretmenlerinden aldıklarını fark etmişlerdi.

Arkadaşlarına sürekli zarar veren, bulunduğu ortamda hep huzursuzluk çıkaran öğrencilerin, nasıl bir anda arkadaşları ile iyi geçinen, onlara hep yardımcı olan, arkadaşlarının iyiliği için çalışan, sosyal sorumluluk projelerinde yer alan öğrenciler oldukları romanda güzel bir üslupla anlatılmış.

Kitap böyle bir duygu yoğunluğu ile okuyucusuna veda ediyor. “Marifet iltifata tabiidir. İltifatsız marifet zayiidir.” sözünden hareketle yazara teşekkür ediyoruz. Bu kitabı elimden geldiğince birçok kimseye okutacağım.

Bir hikâye ile devam edelim:

Ormanda yaşlı bir karınca yaşarmış. Zamanını hep kışa hazırlık yaparak ve yuvasına yiyecek taşıyarak geçirirmiş.

Bir gün yine böyle çalışırken Nemrut’un, İbrahim peygamber’i ateşe atacağını duyunca çok üzülmüş. Öyle üzülmüş ki, üzüntüsünden günlerce çalışamamış.

Meydana odunlardan büyük bir yığın toplamışlar. Odunları tutuşturmuşlar. Alevler öyle yükselmiş ki, neredeyse göğe değecekmiş. Askerler, Nemrut’un emriyle İbrahim peygamber’i ateşin tam orta yerine atacaklarmış. Nemrut, çok güçlü bir kral olduğunu ispatlamak istiyor ve halktan kendisine karşı gelmek isteyenleri uyarmak istiyormuş.

Üzüntüsünden günlerce evinden çıkamayan, çalışamayan karınca bu durumda ne yapması gerektiğini düşünmüş durmuş günlerce. En sonunda İbrahim peygamber’in ateşini söndürmeye gitmeyi düşünmüş. Ağzına aldığı bir damla suyla yola koyulmuş.

Ormanda bu durumu gören hayvanlar karınca ile alay etmeye, kahkahalar atmaya başlamışlar. Karıncanın yaptığı işin mantıksız olduğunu söylemeye çalışmışlar: “Yapma ey karınca, küçücük halinle sen nasıl İbrahim peygambere yardım edeceksin? Hem o yola nasıl dayanacaksın? Senin bir damla suyun o kocaman ateşi söndürebilir mi hiç? Gel vazgeç bu işten!”

Bu durum karşısında yaşlı karınca nemli gözlerle cevap vermiş hayvanlara: “Bu su o ateşi söndürmeye yetmeyebilir. Ama olsun ateşi söndüremesem de azaltırım belki. Yürüyerek oraya kadar ulaşamayabilirim. Hem oraya varamasam da o yolda ölürüm. Hiç olmazsa niyetim, safım belli olsun.”

Bazen sosyal hayatta birçok şeyi değiştiremeyeceğimizi düşünerek aslında değiştirebileceğimiz, gücümüzün yettiği şeyleri de değiştirme zahmetine katlanmıyoruz. Bir nevi “öğrenilmiş çaresizlik” hali. Boş vermişlik hali, neme lazımcılık hali, bensiz de olur hali.

“Ne yapalım hayat böyle, sistem böyle. Ben tek başıma ne yapabilirim ki? Hem başkalarında olan fırsat bende yok ki! Tek başıma uğraşmakla hangi sorunu çözebilirim ki! Ne kadar uğraşsam da hiçbir şey değişmiyor ki!” diyenlere inat bir kişinin neleri başardığını neleri hayal edip çalıştığını, insanları nasıl müspet manada değiştirdiğini gördüm bu kitapta.

Bir kişi neyi mi değiştirir?

·         Bir kişinin kalbini

·         Ailesini

·         Çevresini

·         Ülkesini

·         Dünyayı değiştirir.

Zaten bir kişiyi değiştirmek, olumlu yönde geliştirmek dünyayı (en azından bir kişinin dünyasını) değiştirmek, güzelleştirmek değil midir?

Bir öğretmen sertlik ve yumuşaklık arasında her zaman yumuşaklık tarafında olursa çözülmeyecek, çözülmesi imkânsız gibi görünen olayları buzların erimesi misali, yumuşatıcı iklimiyle bir anda çözebilir. Samimiyetin, dürüstlüğün, güzel hitabın, muhatabına olumlu yaklaşmanın çözemeyeceği iş yoktur. Hikâyede Tebessüm öğretmen olumsuz davranışları ağır basan öğrencilere bile güzel yaklaşması sonucu onları bir iyilik meleği haline getirebilmiştir. “Gönlüne giremediğiniz bir öğrencinin kafasına da giremezsiniz” sözü tam bu kitapta kendine yer bulmuştur. Tebessüm öğretmen, girilmeyen gönülleri açacak bir anahtarı bularak öğrencilerin gönüllerini fethedebilmiştir.

Hayatım boyunca Tebessüm Öğretmen gibi hep iyilik, güzellik, doğruluğu yaymayı hayatımın gayesi edineceğim. Tebessüm öğretmen gibi olabilmek ümidiyle…

Hoşçakalın.

 



3336 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan.
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz.
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım.
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz.
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız...
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek.
KIR İNADINI - 03/03/2014
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır.
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır.
 Devamı
SÖYLEŞİ VE İMZA
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam41
Toplam Ziyaret357577