![]()
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
KENDİMİZİ TANIMAK
13/02/2013 Hayatı yaşama konusunda hep
sıkıntılıyız. Her özel günü, özel anı değerlendirmek için kurduğumuz hayaller
boşa gidince, hayallerimizi hep ıskalayınca kendimize güvenimiz de kalmıyor.
Çoğu zaman o anları neden değerlendiremediğimizi durup düşünmek bile
istemiyoruz. Hayatı nasıl yaşamamız gerektiğini öğrenmeliyiz. Ya başkalarının
suni gündemlerine takılıp kalacağız ya da kendi asıl gündemimizle meşgul olacağız.
Hayat bizim, tercih de bizim. Hayattan ne istediğimizi biliyorsak, bunu nasıl
gerçekleştireceğimizi de düşünmememiz gerekiyor. İnsan vaktini değerlendirmeyi,
kendini geliştirmeyi istemeli öncelikle. Kendini geliştirme, kendine vakit
ayırma derdinde olmayan kişiye vaktin önemini anlatmak beyhude çaba olacaktır. Başarısız insan yoktur, başarıya
yeterince odaklanmamış, kendini yeterince tanımayan, kişisel özelliklerini tam
olarak kullanmayan, yeteneklerini ortaya çıkarma fırsatı yakalayamamış, başarıya
karşı motive edilmemiş insan vardır. Başarılı
olan insanlar, diğer insanlardan çok daha fazla zeki oldukları için başarılı
olmamışlardır; onlardan daha fazla motive oldukları için, hedeflerine ulaşmak
adına daha fazla çalıştıkları için ve hayattan ne istediklerini bildikleri için
başarılı olmuşlardır. Sürekli çalışan insanın hayatta başaramayacağı iş
yoktur. Yeter ki gayret etsin. Bir hikâye ile devam edelim. İki arkadaş ormanda ağaç
kesiyorlarmış. Birinci adam erkenden kalkıp, ağaçları kesmeye başlıyor, bir
ağacı devirince hemen başka bir ağaca gidiyor, onu kesmeye çalışıyormuş.
Dinlenmediği gibi öğle yemeği için bile kendine vakit ayırmıyormuş. Akşam
ikinci adam evine döndükten sonra da çalışıyor, evine ondan birkaç saat sonra
gidiyormuş. Geç saatlere kadar sürekli çalışıyormuş. İkinci adam ise ağaçları keserken
ara sıra dinleniyormuş. Yemeğine ve dinlenmense de vakit ayırarak işini akşama
kadar yapıyormuş. Akşam olunca daha fazla çalışmaya gerek duymuyor, karanlık
olduğunda evinin yolunu tutuyormuş. İki adam da çalışmalara bir hafta
devam etmişler. Çalışmanın sonunda ne kadar ağaç
kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç; birinci adam için çok
şaşırtıcı çıkmış, ikinci adamın kestiği ağaç daha fazla olmuş. Birinci adam öfkelenerek sormuş: -Senden daha çok çalışmama rağmen,
daha erken işe başlamama ve daha geç işten ayrılmama rağmen nasıl olurda senin
kestiğin ağaçtan daha az kesmiş olurum? İkinci arkadaş, tebessümle cevabı
vermiş: -Ortada anlaşılmayacak bir durum yok.
Sen durmadan dinlenmeden çalışırken, ben zaman zaman dinlenip baltamı
biliyordum. Baltamı bileyince daha az çaba sarf ederek daha fazla ağaç
kesebiliyorum. Bazen hayatın yoğun koşuşturmaları
içerisinde sevdiklerimize vakit ayıramadığımız gibi kendimize de vakit
ayıramıyoruz. Gerçekten yoğun mu çalışıyoruz? Aslında çok yoğun olduğumuz
söylenemez. Her yanımızı “yoğunluk psikolojisi sarmış”. Bu algı, hep yoğun
olduğumuzu, hiçbir şeye vakit bulamadığımızı sürekli bize pompalıyor. İnsan
önem verdiğine her zaman vakit bulur. Bunun istisnası pek yoktur. Bizim önem
verdiğimiz kişi ve olayları bir daha gözden geçirmek zorunda olduğumuzu
düşünüyorum. Yoksa kalabalıklar içinde yalnız ve mutsuz yaşayıp gideceğiz.
Kendimizi bir “yoğunluk psikolojisi” rüzgarına kaptırmışız gidiyoruz, bir o
yana bir bu yana savrularak. Hayatta baltamızı bilemek, kendimizi geliştirmek, daha fazla okumak, daha
donanımlı hale gelmek için çabalarken ara sıra dinlenerek hayatımızı gözden
geçirebilmemizdir. Hayallerimiz, hedeflerimizi, geleceğimizi düşünebilmemizdir.
Bu düşünme, kendimizi daha iyi hissetmemize, hedeflerimize ulaşma konusunda da
daha bir gayretli çalışmaya vesile olabilecektir. Başarılı, mutlu bir yaşam
sürmek için eksik yönlerimizi gözden geçirme, gelişmiş yönlerimizi de daha da
iyileştirme yollarını aramalı, baltamızı bilemeli ve kendimize vakit
ayırmalıyız. Kendimizi tanıyarak, kendimize daha fazla
zaman ayırmak, daha mutlu olmak ümidiyle… Hoşçakalın. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016 |
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan. |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016 |
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor |
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016 |
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. |
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015 |
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım. |
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014 |
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz. |
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014 |
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız... |
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014 |
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek. |
KIR İNADINI - 03/03/2014 |
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır. |
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014 |
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır. |
![]() |