![]()
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
İNTERNETTE GEÇİRİLEN ZAMAN
10/05/2013
İnsanın kıymetini tam idrak edemediği iki nimetten birinin boş zaman olduğunu biliyoruz. Çoğu zaman vakte hükmümüz geçmediğinden olsa gerek, rüzgârda savrulan yaprak gibi savrulup gidiyoruz. Geçenlerde bir arkadaş geldi bize, elinde akıllı telefon var. Bu akıllı telefon tabiri yeni girdi hayatımıza. Arkadaşla yemek yedik ve sohbete başlayacağız. Ancak arkadaş elindeki oyuncakla (akıllı telefonla) sosyal medyayı takip ediyordu. Dikkatimi çeken bir durum vardı. Arkadaşla yemek sonrası toplam bir saat oturmuş isek bu zamanın 55 dakikasını telefonuna ayırdı. Tabi buradan beni çok sevdiğini de anlayabiliyorum (!). Aynı arkadaşla benzer bir durumla karşılaşan biri söylemişti ama pek inandırıcı gelmemişti, şimdi bizzat tecrübe ettim, inandım. Arkadaşım telefonunda sosyal medyayla fazla meşgul olunca yanındakilerle ilgilenecek vakti bulamıyor ki! Bu da arkadaşlar arası iletişim problemlerini doğuruyor ki, aynı zamanda insanın ciddiyetini ve güvenini de zedeliyor. Yukarıda anlattığım olaydan farklı bir zamanda il dışına bir arkadaşı ziyarete gittim. Akşam arkadaşın evinde kalacaktım ve gündüz de işyerine gidecektim. Hem evinde hem işyerinde benimle konuşurken bir gözü de telefonunda ve önünde açık duran internette. Nerede mi? O da sosyal medyada geçiriyor vaktini. Ara ara kendisi ile paylaşılan karikatürleri gösteriyordu bana ve gülüyordu bu karikatürlere. Demek ki benimle çok ilgili değil diye düşündüm ve anlatmayı tasarladığım birçok konuyu anlatmaktan vazgeçtim. Karşımda konuştuklarımı dinleyen biri olmadıktan sonra anlatıp anlatmama arasında anlatmamak daha mantıklı geldi bana. Muhabbeti kısa kestim ben de. Bir kişi çok sevdiği biri ile konuşurken neden bu kadar ilgisiz vurdumduymaz olur diye düşündüm. İnsan bu kadar internete ve telefona bağlı olur mu diye düşündüm. Evet, insan bağımlı olabilir ama bu konuda kendisini uyaranların uyarılarını göz ardı etmemesi gerekiyor. İnsanların hepten birbirine ters baktığı, güzel huyun, iyiliğin, yardımlaşmanın, hilmin uzaklaştığı bir zamanda insanlar en yakınında bulunanlara karşı daha hassa davranmak zorundadır. İletişim sorunu birçok sosyal sorunu da beraberinde getirerek mutsuzluğu tetiklemektedir. Mutsuz olan insanın, sosyal yönü zayıf olan bir insanın toplumda her türlü kötü işe karışma ihtimali daha yüksektir. İnternette bir haber sitesindeki haberlerden tatmin olmayıp onlarcasını açan haber konusunda maymun iştahlı bir kitleyle karşı karşıyayız. Maç yorumlarını defalarca dinleyen kişi acaba ne kadar güzel bir iş yapmış oluyor? Zamanını bu kadar beyhude harcayan kişi acaba sevdiklerine ne kadar vakit ayırabiliyordur? Bu satırları yazan, böyle bir hastalığa mübtela olup 2 senesini harcamıştır. İki sene sonra ancak anlayabilmiştir vaktin kıymetini. Bir pişmanlığın tezahürüdür bu yazı. Bir de mazeret bulma hastalığımız var ya, dokunma gitsin. Lüzumlu olmayan her işe vakti bulan bizler nedense gerekli işlere gelince ters dönüyoruz. Çünkü sadece ihtiyaç hissettiklerimize vakit ayırırız, önem veririz. Gençlerin çoğunun sabah uyanır uyanmaz ilk işinin internete girmek olduğunu yazmıştı bir gazete. İnternette ve özellikle sosyal medyada geçirilen vakitte de yararlı işlerin yapılamadığını verimli iş üretilemediğini pekâlâ söyleyebiliriz. Bir uzmanın gazetede yer alan sözleri bu konuya ışık tutması bakımından önemli görülebilir: “İnsanlar iletişimlerini sosyal ortamda yaptığından düzgün şekilde konuşma ve ifade etme yeteneklerini de kaybediyor. Gençlerimiz bir araya geldiklerinde oturup muhabbet etmek yerine her biri odanın bir kenarına geçip telefonlarıyla sosyal medya üzerinden konuşuyor.” Aslında bu sözler durumun vehametini gözler önüne seriyor. İhtiyacımız olmadan internete girdiğimiz her an, yapılabilecek güzel bir iş engellenmiş oluyor. Hâlbuki bunun tam tersi olarak kişi, internete giremediğinde kendisini engellenmiş sayıyor ve huzursuzluk duyuyor. Ancak bu bir yanılgıdan ibarettir. Ona gerçeği anlaması için başka faydalı işlerle meşgul etmek icap etmektedir. Zamanı güzel kullanabilme dileğiyle. Hoşça kalın. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016 |
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan. |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016 |
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor |
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016 |
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. |
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015 |
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım. |
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014 |
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz. |
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014 |
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız... |
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014 |
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek. |
KIR İNADINI - 03/03/2014 |
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır. |
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014 |
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır. |
![]() |