• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=666228323
  • https://twitter.com/durancetin
Site İçeriği

Kültür Dünyamız videoları
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
BİR TESTİYE BİR CAN
29/07/2013

Sosyal ilişkilerde insanlar genellikle kendi görüşlerini kanıtlama eğilimindedir. Haklı olmaya çalışır, haklı olduğunu herkese anlatmaya çalışır. Bir durup düşünmek aklına gelmez.

Nice insanlar var ki egosu şişmiş kendinden başka kimseye bir şey danışma, sorma ihtiyacı hissetmemiştir. Bu sebeple de bu tür kişilerin hata yapma ihtimalleri çok daha fazladır.

İnsanın en kötü olduğu an sadece kendi görüşlerinin doğru olduğuna inandığı andır. Çünkü her insan kendi yaptığını iyi, doğru, mantıklı görür. Ta ki başka bir göz görünceye, başka bir kulak duyuncaya kadar.

Bazen dostlarla muhabbet ediyoruz, sıkıntılarımızı paylaşıyoruz. Hatalarımız oluyor doğal olarak. Gerçek dostlar, hatalarımızı azaltma, iyiliklerimizi de artırma konusunda bize destek olanlardır. İnsan kendisini dostça uyaran birine karşı merhametli olmalı, değil mi? Zira insanlık bunu gerektirir. Ama bu kuralı tamamen çiğneyen dostları görünce içim burkuluyor, gönlüm kırılıyor.

Kişi bazı ilişkilerinde o kadar gaddar olabiliyor ki, o kişiye hakkı görmesi için yapılan uyarılar boş bir uğraş oluyor o an. Aslında karşısındaki insana psikolojik zulüm ediyor. Zulüm ille de şiddetle olmaz, psikolojik zulüm de insanın kişiliğini zedeler, insanda onarılmaz yaralar açar.

Bazen karşımızdaki kişinin gücünü yetersiz gördüğümüzde ona hükmetmeye ve onu ezmeye kalkabiliyoruz. İşte böyle zamanlarda her zamankinden daha dikkatli olmak mecburiyetindeyiz. Zira biz zulüm yapmaya çalışırken birden kaderin çarkları tersine dönebilir ve zulmü kendimize çevirebiliriz. Bir söz okumuştum yıllar önce: “Başkasının evini yıkmaktansa kendi evimin yıkılması daha iyidir”. Biz yıkan olmamalıyız. Aldatan olmamalıyız. Zulüm eden, hiç olmamalıyız.

Biz bu dünyaya ah almaya, zulüm yapmaya gelmedik. Biz gücümüzün yettiğine karşı zor kullanırsak, ona duygusal işkence yaparsak bir gün bize karşı aynı hareketleri bir başkası yapabilir. İlahi adalet o kişiye daha dünyada iken bunun karşılığını gösterebilir. Bundan azami derecede çekinmek gerekir.

Konumuz ile ilgili harika bir hikaye var. Ben bu hikayeyi okuyunca tüylerim diken diken oluyor. Umarım bu hikayenin vermek istediği mesajı iyi anlayabiliriz ve kimsenin ahını almadan, kimsenin gönlünü kırmadan, kimseye eziyet etmeden bu dünyada huzurlu bir şekilde yaşayabiliriz.

Yazımızı o güzel hikaye ile bitirelim.

İbrahim Hakkı Hazretleri yedi yaşında iken annesini kaybeder. Dokuz yaşına geldiğinde eğitim alması için Tillo’ya götürürler, orada İsmail Fakîrullah Hazretlerine teslim ederler. İsmail Fakîrullah Hazretleri genç İbrahim Hakkı’nın güzel bir eğitim alması için, topluma faydalı bir insan olması için gayret eder.

Hocası genç İbrahim Hakkı’nın eline bir testi vererek su doldurup gelmesi için çeşmeye gönderir. İbrahim Hakkı gider ve testiye suyu doldururken bir atlı yanaşır. Der ki:

“Çekil bakalım önümden be çocuk!” diye İbrahim Hakkı’yı azarlayarak bir tarafa iter ve atını çeşmeye doğru sürer.

İbrahim Hakkı testisini alıp bir kenara çekilmeye çalışırken atını mahmuzlayan adam, onu köşeye sıkıştırır. Zor durumda kalan İbrahim Hakkı testisini yere bırakır, canını kurtarmak zorunda kalır. Bu esnada at da üzerine basıp testiyi kırar.

İbrahim Hakkı ağlayarak hocasının huzuruna gelir.

Hocası:

“Ne oldu evladım, neden ağlıyorsun?” diye sorar.

İbrahim Hakkı:

- “Efendim, çeşmede su alırken bir adam geldi, atını üzerime sürdü. Korktum ve can havliyle kendimi kurtarmaya çalışırken testimi de atının ayakları ile tepeletip kırdı.”

“Testini kıran adama sen bir şey söyledin mi?

İbrahim Hakkı; “Hayır Efendim, hiçbir şey söylemedim.” der.

Hocası, “Çabuk git ve o adama birkaç laf söyle. Neden böyle yaptığını sor” der.

İbrahim Hakkı gider, çeşmenin başında atını tımar etmeye çalışan adamın yanına varır bekler. Fakat bir türlü ağzını açıp da, “Testimi niye kırdın be zalim adam?” diyemez.

Neden sonra hocasının huzuruna gelir. Hocası sorar:

“Adama bir şey söyleyebildin mi?”

İbrahim Hakkı boynunu büker, yere bakarak, “Söyleyemedim Efendim. Bir şeyler demeye niyet ettim, ama bir türlü ağzımı açıp da ağır bir söz sarf edemedim. Ona kötü bir söz söylemekten haya ettim.”

Hocası sinirlenir:

“Sana diyorum, çabuk git ve o adama bir şeyler söyle, karşılık ver, yoksa sonu felâket olur.” der.

İbrahim Hakkı hocasının son sözünden sonra kararlı bir şekilde adamın yanına gitmeyi planlar. Hemen çeşmenin başına varır. Bir de ne görsün! Testisini kıran adamı kendi atı, attığı çiftelerle çeşmenin havuzuna yuvarlamış. Adam havuzda cansız yatmaktadır. İbrahim Hakkı büyük bir korku ve heyecan içerisinde koşarak hocasının yanına, dergaha döner. Hemen durumu hocasına haber verir.

Hocası bu duruma üzülür ve şöyle der:

“Vah vah! Bir testiye bir adam ha! Üzüldüm buna doğrusu!”

Huzurda olanlar dervişler söylenenlerden bir şey anlamadıklarını söyleyince, İsmail Fakîrullah Hazretleri durumu şöyle açıklar:

“O atlı adam, İbrahim Hakkı’ya zulmetti. Zulme uğrayan kişi de tek kelimeyle olsun karşılık vermedi ve zalimi Allah’a havale etti. Yapılan bu zulüm de Allah’ın gayretine dokundu ve zalimi cezalandırdı. Şayet İbrahim Hakkı da onun zulmüne karşılık verip, ona bir şeyler söyleyecek olsaydı, ödeşeceklerdi. Fakat İbrahim, büsbütün mazlum durumuna düştü. Ben ise ödeştirmek için uğraştım, maalesef muvaffak olamadım.”



1436 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan.
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz.
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım.
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz.
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız...
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek.
KIR İNADINI - 03/03/2014
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır.
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır.
 Devamı
SÖYLEŞİ VE İMZA
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam62
Toplam Ziyaret357598