![]()
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
KARARI SEN VER
23/12/2013 Yaptığımız şeyleri birilerinin
beğenmesini isteriz sürekli. Birileri bizi beğenirse tatmin oluruz. “Marifet iltifata tabidir/İltifatsız
marifet zayidir” demişler. Elbette yapılan güzel işleri birileri beğenecek,
takdir edece. Ama tamamen birilerinin beğenmesi için bir şeyler yapmak,
yaptığımız işten taviz verme akıllıca bir davranış şekli olmayacaktır. Biz güzel bir iş yapmayı
düşündüğümüzde onu önce detaylı şekilde araştırır, artılarını eksilerini hesap
eder, bize maksimum derecede faydalı olacak şekilde programlarız. Bu arada o
işi daha önce yapmış kimselerle de görüşür, onlardan destek alırız, en azından
fikirlerini, önerilerini dinleriz. Tanıdığım bir öğrenci üniversiteye
hazırlık sınavına çalışıyordu. Matematik dersinde sınavda çıkacak konuların
tamamının formülerini bir yere yazmış, sonra bunları ezberlemiş. Neyi sorarsak
söylüyor formülünü. Sınava vakit yaklaşırken öğrendik ki o kişi matematik
soruları çözmüyor. Aklınca sadece formüle güvendiğinden iç rahat. Hâlbuki teoriyi
ezberleseniz de pratik olmadıktan sonra öğrenilen bilginin bize yararının
olmayacağı açıktır. Burada öğrencinin hatası; kimseye sormadan ve doğru olanı
araştırmadan kendi başına bir yöntem bulup (sadece formül ezberlemekle) o
yöntemi uygulamaya koymasıdır. Bir öğretmenine sorsa belki de o kadar vakti
boşuna berhava etmiş olmayacaktı. Ama zararın neresinden dönülürse kârdır. Hayatımızı yaşarken çok farklı
ortamlarda farklı işlerimiz olur. Yapacağımız işlerde çok iyi bir araştırma
sonucunda işe başlamalı “el ne der” diye gereksiz düşüncelere kapılmamalıdır. Herkesin kafasına göre yorum yaptığı
bir güzel hikâye var, onu sizinle paylamak istiyorum. Sıcak bir gün bir baba, oğlu ve eşeğiyle şehrin tozlu yollarında
ilerliyorlarmış. Baba eşekteymiş ve oğlu da aşağıda hayvanın peşinden öylece
gidiyorlarmış. Bu durumu gören biri “Zavallı çocuk, küçük haliyle eşeğe
yetişmeye çalışıyor. Hem çocuk çok yorulmuş ve perişan olduğu halde sen neden
eşeğin üzerinde oturuyorsun. Yazık sana” diye adama sitem etmiş. Adama bu sözler çok ağır gelmiş olacak ki adam ilk köşe başında
eşekten inmiş ve oğlunu bindirmiş. Biraz yol aldıktan sonra ileride bir adamı görmüşler. Adam “Ayıp yahu, kocaman adam eşeğin arkasında giderken, küçücük
çocuk padişah gibi eşeğin sırtında gidiyor.” deyince bu sözlerden sonra da
çocuk çok üzülmüş. Babasından arasına oturmasını istemiş. Bir süre sonra onları gören başka biri de “Böyle eziyet olur mu?
Bu hayvana yazık değil mi iki kişi binmişsiniz?” demiş. Bu sözleri duyan baba ile oğlu birbirlerine bakmış, hiç konuşmadan
eşekten inmişler ve eşek önde bunlar arkada ilerlemeye devam etmişler. Fakat daha
çok az yol kat etmişken bir yabancının alaylı sözünü duymuşlar: Allah’a şükür
ki ben bu kadar aptal değilim. Siz ikiniz eşeğe binmek ene neden yürüyorsunuz? Bu sözleri duyan baba elini oğlunun omzuna koymuş ve şöyle
demiş: Ne yaparsak yapalım beğenmeyen birileri çıktı. Galiba biz neyin doğru ya
da yanlış olduğuna kendimiz karar vermeliyiz. Yaptığımız
işin doğruluğuna inanıyorsak kim ne derse desin yapmaya devam etmeliyiz. Çünkü herkes
kendi durumuna göre farklı yorum yaptığı için sadece kafa karıştırmakta ve bir
yararı da olmamaktadır. Uzun zamandır bir programı öğrenmeyi
çok istiyordum. Araştırdım ve ilgili olan herkese sordum ve kararımı verdim. Şu
sıralar o fırsatı buldum, programı çalışıp öğreniyorum. Geçen hafta bir arkadaş
geldi “sen yanlış yapıyorsun bence şöyle yap” diye yaptığım işlerin
yanlışlığını anlattı gitti. Üç gün sonra başka bir arkadaş geldi “bu iş böyle
öğrenilmez onu öğrenmek için…” diye konuştu gitti. Arkadaşlar sevdiğim kişiler,
ama benim o kadar araştırmamdan sonra doğru bildiğim bir durum karşısında
sadece kendi önerilerini söylemeleri ve beni eleştirmeleri karşısında bu hikâyeyi
bir kez daha hatırladım. En iyisi ben kendi bildiğimi yapayım.
Çünkü doğru olduğuna inancım tam. Selam ve sevgilerle… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016 |
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan. |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016 |
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor |
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016 |
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. |
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015 |
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım. |
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014 |
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz. |
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014 |
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız... |
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014 |
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek. |
KIR İNADINI - 03/03/2014 |
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır. |
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014 |
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır. |
![]() |