![]()
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
FARKLIYIZ
28/12/2013 Biz dünyaya gelirken,
farklı özelliklerle donanımlı olarak geliriz. Her insan farklı yönlere eğilim
gösterir, herkesin ilgi alanı değişiktir. Genelde anne babalar çocuklarını başka çocuklarla, özellikle komşunun ya
da bir akrabanın çocuğuyla, kıyaslayarak çocuklarının benliklerini yıpratma
yoluna giderler fark etmeden. Bu çok yanlış bir söylemdir. Herkesin zekâsı,
kapasitesi, ilgi alanı, duyguları, hayata bakışı, olayları anlamlandırışı
farklıdır. Her birey biriciktir, eşi benzeri yoktur. Eğitim sistemimiz aslında farklılıklara odaklı olmadığı için, millet
olarak aynı tornadan geçmeyi eğitim adına “makul, iyi” sayarız. Hâlbuki ne
yetenekler, sırf ilgi ve kabiliyetleri doğrultusunda çalıştırılmadığı için boşa
harcanmış ve harcanmaktadır. İnsanoğlu, başına gelen
olayları kendi yetişme tarzına, çevresine ve geçmiş eğitimine göre yorumlar ve
değerlendirir. “Kişiye özgü” bir eğitim vermekten yapmaktan kaçınırız. Çünkü bize
fazladan zaman ve maliyet gerektirir. Okulda, işte, evde herhangi bir problemle karşılaştığımızda hemen o
problemle daha önce karşılaşan birini arar gözlerimiz. O kişiyi bulur onun
yaptığının aynısını yaparak sorunumuzun hallolacağını düşünürüz. Bir kişiye iyi
gelen bir çözüm yolunun bir başka kişiye uygun olmayabileceğini düşünemeyiz. İlkokulda okuma yazma öğretiminde öğretmen okuma güçlüğü çeken
öğrencilere farklı uygulamalar yaparak onları da sürecin için katmaya çalışır.
Demek ki aynı yöntemle herkes öğrenemiyor, ya da bazı öğrenciler için fazladan
bazı uygulamalar yapmak gerekiyor. Okuduğum kitapta buna uygun çok güzel örnek
var. Onu sizinle paylaşmak istiyorum: Bir gün çok şiddetli
ağrılar çeken, ölecek durumda olan bir ayakkabı tamircisi doktora gitmiş. Doktor,
adamı muayene etmiş, ama yardımcı olacak, derdine çare olacak bir ilaç
bulamamış. Ayakkabı tamircisi hasta sormuş: -
Beni kurtaracak bir şey
yok mu? Doktor: -
Maalesef, önereceğim
hiçbir şey yok! Hasta: -
Eğer hiç çare
kalmadıysa, son bir isteğim var, onu yapmak istiyorum. İki kilo kuru fasulye,
bir litre sirke ve bir pişirme kabı istiyorum. Bunu temin edebilir misiniz? Doktor: -
Bunun bir faydası olmaz,
ama sen çok istiyorsan bir dene Akşam olmuş, doktor
hastanın ölüm haberini alacağını düşünüyormuş. Ertesi gün olunca hastayı
karşısında sapasağlam görünce doktor çok şaşırmış. Doktor o gün notlarına şöyle
yazmış: “Bu gün zor ve çaresiz durumda olan bir hasta geldi, fakat iki kilo
kuru fasulye ve bir litre sirke onu hayata döndürdü.” Bir zaman sonra,
terzilik yapan, ölümcül hastalığa yakalanan bir başka hasta gelmiş doktora.
Doktor, bu hasta için de bir çözüm yolu bulamamış, bunu da terziye söylemiş:
“Benim yapabileceğim bir şey yok. Çare de görünmüyor.” Hasta çok acınacak halde
iken yalvarmış: -
Hiçbir tedavi yöntemi
yok mu bu derdimin dermanı olacak? Doktor: -
Hayır, ama kısa bir süre
önce bir ayakkabı tamircisi benzer bir şikâyetle bana geldi. İki kilo fasulye
ve bir litre sirkeden kendi derdine şifa buldu. Hasta, yapacak bir şeyin
olmadığını öğrenince çaresiz, ayakkabı tamircisinin denediğini denemek
istediğini söyleyerek ayrıldı. Fasulye ve sirkeyi yiyen
terzi ertesi gün ölmüş. Doktor bu durum üzerine
notlarına şöyle yazmış: “Dün çok zor durumda bir
terzi geldi bana, hali çok kötü idi, yapacak bir şey yoktu. İki kilo fasulye
ile sirke yedi ve öldü. Önceki ayakkabı tamircisine iyi gelen, terziye iyi
gelmedi.” Hoşça kalın. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016 |
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan. |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016 |
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor |
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016 |
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. |
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015 |
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım. |
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014 |
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz. |
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014 |
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız... |
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014 |
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek. |
KIR İNADINI - 03/03/2014 |
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır. |
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014 |
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır. |
![]() |