![]()
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1
12/02/2016 Sosyal medya ve paylaşım ağlarının ortaya çıkışı ve yaygınlaşması ile teknolojik aletlere bağımlılığımız arttı bu vesileyle yediğimiz, içtiğimiz, gezdiğiz her yeri ve her anı paylaşır olduk. İlk etapta “Ne var canım bunda, ilkokul arkadaşımı dahi orada bulabiliyorum, çok güzel bir şey” dendi, işin tamamen masum ve cici kısmı ön plana çıktı. Birisi de çıkıp şu ana kadar görmediğin, iletişim kurmadığın, ihtiyaç duymadığın bir ilkokul, ortaokul, lise arkadaşına şu anda neden ihtiyaç duyma gereği hissediyorsun demedi, diyemedi. Hoş, bunu diyene de verilecek cevap ne olabilirdi ki. Şahsen ben geçmiş öğrenim yılarımdaki arkadaşlarımı sosyal medya gibi bir mecradan kesinlikle bulmak istemem. Zaten ilişkimin devam ettiği, muhabbetimizin bitmediği insanlar bana arkadaş olarak yeter. Gerisi teferruat. Burada aslında olayın farklı boyutlarına dikkat çekmeye çalışacağım. Bu sosyal mecralara derinlemesine girenler maalesef türlü sıkıntılara da maruz kalmakta. Ben de âcizane böyle bir yazıyı yazmayı kafamda tasarladım. Şimdi ben bu yazıyı yazıyorum diye bu konu burada bitmeyecek. Benden önce binlerce kişi yazdı, benden sonra da binlerce kişi yazacak bu konuyu. Biz de bir kapı aralayalım istedik. Girilen sosyal medya ağlarında aslında çok büyük güvenlik zafiyetleri mevcut, kötü düşünceli insanlar bu zafiyetler üzerinden başımıza türlü işler açabiliyor. Örnek o kadar fazla ki burada tamamını yazıp sizi de sıkmak istemiyorum. Yine birkaç örnek ile durumun vahametini anlatmaya çalışayım. Sosyal medya hesabından o an bulunduğu yeri paylaşan kişinin evine hırsızların girdiğini işittik. Yine aynı mecrada amcasının, dayısının ve banka bilgilerini paylaşan insanların banka hesaplarının boşaltılabildiğini duyduk. Bir bankada istenen tüm bilgiler (annemizin kızlık soyadı) dahil bunları bir şekilde sosyal ağlarda paylaşanlar, kendi hesaplarını ve kendi gizli bilgilerinin öğrenilmesine kapı araladı. Oğlumuzun kızımızın aldığı karneyi sosyal hesabımızdan paylaştık. Halbuki orada kimlik numaraları gibi özel bilgiler de mevcut olduğu halde. Daha geçenlerde benim bizzat şahit olduğum bir olayı aktarayım. Evli ve 2 çocuklu bir baba sosyal hesabından bir başkasını “beğendi” diye ailede huzursuzluk baş göstermişti. İşin sonu boşanmaya kadar geldi, dayandı. Araya hatırlı büyükler girdi ki tarafı da ikna edip arayı bulmaya çalıştı. “Sosyal ağdaki beğenme” aralarına güvensizlik tohumunu ekmişti artık. Yine bir müddet daha işi tatlıya bağlamaya ikna edildiler. Ancak bu, olayın tekrar boşanma durumuna gelmeyeceğini göstermiyor. Güven yüz olaydan kazanılır ama güveni bir defa yıktın mı, aklında şüphe hep kalır. Ve bu şüphe adamı yer bitirir. Evli bir insan sosyal hesabında kimi beğenip beğenmeyeceğine dikkat etmeli değil midir? Lakin yaşadığımız sorunun kaynağında eğitimsizlik yatıyor. Burada eğitimden kasıt, diploma değildir. İnsan sanki bir yerde bağlıymış da sonra bir anda serbest kalmış gibi fütursuzca bir paylaşımlarda bulunabiliyor. Plastik tebessümlerle her gün “güzel paylaşımlar” yapabiliyor. Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor. Zaten ne geldiyse başımıza kendimizi farklı gösterme isteğimizden geldi. Olduğuz gibi değil, olmasını istediğimiz yazıları yazdık, olmayı düşlediğimiz resimler, fotoğraflar paylaştık. Öyle bir hale geldik ki, mahremiyet sınırlarımız sonuna kadar açıldı, kimsenin gizlisi ya da özeli kalmadı. Eşi ile yaşadığı en özel bir anını sosyal hesabından paylaşan insanlar olduk. Geçenlerde biri eşine doğum günü hediyesi bir yüzük almış. Bayan o yüzüğün kutusuna varana kadar en ince ayrıntısının fotoğrafını çekip sosyal hesabından paylaşarak şunu yazmış: İyi ki benim eşimsin, iyi ki varsın. Doğum günü hediyen için çok teşekkür ederim. Hepimiz ne yaptığımızı bir defa daha düşünmeliyiz, mahrem bilgilerimizi kimseyle paylaşmamalıyız. Bizim de kendimize göre bir dünyamız var elbet. O zaman kendimizi farklı gösterme belasından kurtulmalıyız. Bu yazı ile ilgili ikinci bir yazı daha yazmayı planlıyorum. Kader yolumuza su serperse, ömrümüz olursa bir dahaki yazı bu konunun devamı olacak. Hoşça kalın. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2 - 25/04/2016 |
Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan. |
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016 |
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. |
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015 |
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım. |
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014 |
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz. |
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014 |
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız... |
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014 |
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek. |
KIR İNADINI - 03/03/2014 |
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır. |
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014 |
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır. |
FARKLIYIZ - 28/12/2013 |
İnsanoğlu, başına gelen olayları kendi yetişme tarzına, çevresine ve geçmiş eğitimine göre yorumlar ve değerlendirir. |
![]() |