![]()
Mehmet Yılmaz
mehmetyilmaz042@hotmail.com
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2
25/04/2016 Teknolojinin gelişmesi ile beraber bireylerin hayata bakışı da farklılaşmaya başladı. İnsanlar diğer tüm insanlara her zamankinden daha kolay ulaşabilmesine rağmen, kişiler arası iletişim konusunda bu kadar pasif olabiliyor. Bir dokunuşla alışveriş yapabiliyoruz, faturalarımızı ödeyebiliyoruz, her türlü siparişimizi verebiliyoruz. Hatta 10 metre ötedeki market malzemesini dahi ülkenin bir ucundan getirtiyoruz. Aradığımız her şey bir “dokunuş” ötede. Teknolojinin gelişmesi insanlar arası ilişkileri olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. İnsanlar bir araya geliyor; lakin konuşmuyor, sürekli yazışıyor. Elindeki akıllı telefon sayesinde sosyalleştiğini düşünüyor. Ancak maksadının zıddına hareket ederek aslında asosyallik gemisine biniyor. Her şeyimizi paylaşarak egomuzu tatmin ediyoruz. Gittiğimiz her yer, yediğimiz yemek, içtiğimiz içecek, yaptığımız işe kadar her şeyi paylaşıyor insan. Beğenilme duygusu yedi bitirdi bizi. Bizi asıl beğenmesi gereken O. O’ndan başka herkese yaranmaya, güzel görünmeye çalışıyoruz. Bir sosyal medya hesabından baba oğlunun karnesini paylaşarak, resmin altına “Oğlum önceki okul ve sınıfında gösterdiğin başarıyı bu okulda da göstererek okul birincisi oldu. Oğlum çok akıllı, çok zekisin. Bu başarının devam edeceğine eminim. Çünkü senin arkanda baban… var. Üniversite sınavında da başarılı olup birimci olacaksın” diye yazmış. Yukarıdaki yazıyı yazmasının altında yatan mantığı anlayan beri gelsin. Bir babanın oğlu ile ya da aile üyeleri ile ilişkisi gizli olmalı, özel olmalı değil mi? Bunu ortaya dökerek ne elde edeceksin? Ayrıca kime caka satıyorsun? Bu yazıyı yazmak her yönden yanlış ve abesle iştigal. Egoyu tatminden başka bir şey değil. Kendisini beğenme, evladını beğenme, başkalarına hava atma, insanlara şirin görünme… Ne ararsan var. İnsan aslında ne kadar cahil ve görgüsüz olduğunu sergiliyor. Artık bir kişinin kimliğini, kişiliğini tespit etmek isteyenler o kişilerin sosyal hesaplarından neler paylaştıklarına bakıyorlar. İnanması güç ama bir gerçek var ki, işyerleri işe alacak elemanlarının durumunu sosyal medya hesaplarından bakarak inceliyor. Bu, geçen gün bir gazetede çıktığında çok şaşırmıştım. Neden oraya baktıklarını sorgulamaya gerek yok. Anlık tepkilere, duygusal yoğunluğunda yazdıklarına bakarak kişi hakkında farklı bilgilere sahip oluyorlar. Gün geçmiyor ki sosyal hesabındaki bir paylaşım yüzünden başına iş gelmeyen biri olmasın. Alkol bağımlılığı, sigara bağımlılığı gibi farklı bir bağımlılığı da kucağımızda bulduk: Sosyal medya bağımlılığı. Milli Eğitim Bakanlığı daha geçenlerde “Her Türlü Bağımlılıkla Mücadele” adlı seminerlere başladı tüm ülkede. Bu seminerlerin sayısının artacağını söylemek kâhinlik olmasa gerek. Durumun özeti bu. Her gün sosyal medya üzerine anketler düzenleniyor, her gün zararları anlatılıyor, ama dinleyen yok. Bu yazının amacı sosyal medya hesabının tümüyle zararlı olduğunu anlatmak değil. Aksine ülkemiz insanının kahir ekseriyetinin sosyal hesapları fütursuzca kullanımı sonucu olumsuz olayların arttığına dikkat çekmektir. Bir teneke zehir içinde bir teneke bal hükmünde. O balı yemek için zehrin de tadına bakıyoruz. Hâlbuki bunu sadece faydalı çalışmalar için kullanan insanlar da var. Bazı dershane ve kurs hocaları oradan her gün sorular göndererek öğrencileri ile iletişim halinde olabiliyor. Böyle faydalı işlerde kullananlara ne mutlu. Bu yazının konusu o insanlar değil. Biz farklı yönüne dikkat çektik. Selamlar… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1 - 12/02/2016 |
Birçok insanın orada yazdığı ile yaşadığı hayat arasında uçurum var. Öyle derin cümleler yazıyor ve bunu paylaşıyor ki gören filozof zanneder. Orada iki tane ilginç kelimeyi bir araya getirip garip cümleler kurdu mu, kendisini farklı hissediyor |
YENİ YILIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 06/01/2016 |
İnsanlık damarlarının kurumaya yüz tuttuğu, merhamet esintilerinin semtimize hiç uğramadığı, mutluluk kaynaklarının hovardaca tüketildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. |
ÇALIŞAN KAZANIR - 13/04/2015 |
‘’Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’’ sözünü hayatına ilke edinen ne güzel insanlar tanıdım. |
KUTLU ZAMAN - 29/06/2014 |
Her yeni zaman dilimini değerlendirmeli ve her yeni günü “kötülükleri sıfırlayıp, güzelliklere yelken açma zamanı” olarak görmeliyiz. |
LALE BAHÇESİ - 19/05/2014 |
Biz öyle birkaç tokada lale bahçesini bozmayız... |
GÜVENİ YIKMA - 03/04/2014 |
Yapılanların tek tek ortaya çıkacağı, kimsenin hakkının zayi olmayacağı, haklının ve haksızın çok hassas terazilerde tartılacağı o güne kendimizi temiz olarak hazırlamalıyız. Hiçbir yapılan unutulmayacak, her şey önümüze dökülecek. |
KIR İNADINI - 03/03/2014 |
Bir yerde sabit fikirli insanlar varsa onların bulunduğu yerde sessizce beklemek daha mantıklı bir hareket olacaktır. |
HERKES ETTİĞİNİ GÖRÜR - 12/01/2014 |
Adalet duygusunu zedeleyenler de bir gün o adalete muhtaç olurlar. Hakkın kendisine telim edilmesini isteyen kişi de haksızlık yapmamalıdır. |
FARKLIYIZ - 28/12/2013 |
İnsanoğlu, başına gelen olayları kendi yetişme tarzına, çevresine ve geçmiş eğitimine göre yorumlar ve değerlendirir. |
![]() |