• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=666228323
  • https://twitter.com/durancetin
Site İçeriği

Kültür Dünyamız videoları
Duran Çetin
durancetin@hotmail.com
ÖZENTİ VE TAKLİT İÇİNDE GEÇEN ÖMÜR
25/06/2023

ÖZENTİ VE TAKLİT İÇİNDE GEÇEN ÖMÜR

Koskocaman bir ömür…

Ne zaman öleceğini bilmeden yaşadığın bir hayatın var. Bu yapacağın işlere göre çok kısa gibi gelebilir lakin öyle kısa sayılmayacak kadar da uzundur.

Ömür dediğin nedir ki diyerek başlayacağın bir konuşmanın kahramanı olarak senin de anlatacakların oldukça fazla. Lakin ömür dediğin ve sana tahsisli olan bu yolculuk nefeslenmen ve beslenmenden ibarettir. Ne kadar nefes alacağın bile sayılı ve belli ise senin de kendine çeki düzen verme düşüncen olmalı değil mi?

Bazen ‘biz geçtik bari çocuklarımızı kurtaralım’ düşüncesi de geçiyor içimizden: Yapmadıklarımızı onlara yaptırmak, yemediklerimizi onlara yedirmek, giymediklerimizi onlara giydirmek gibi bir vazife ediniyoruz.

Onların iyi yaşamaları, dünyada sıkıntı çekmeden hayatlarını devam ettirmeye inandırmışız kendimizi. Bunu yaparken de büyük bir görev icra ediyormuşuz havasına giriyoruz. Bu arada şunu unutuyoruz; sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi bir duygu ile onlara sahipleniyoruz. Hâlbuki bize mahkûm bir çocuk yetiştirme ona yapabileceğimiz en büyük kötülüktür. Biz ölümlüyüz ve onlardan bir gün mutlaka ayrılacağız. Onların hayatlarının tozpembe geçmeyeceği gerçeğini düşünmeliyiz. Her şeyin sütliman geçmeyeceği gerçeğini de anlamalıyız. Bunu anlamışsak onların işlerini her zaman âsân etmek gibi ana bir hedefe kilitlenmemiz oldukça yanlış ve kendine güvensiz ama her istediğini elde eden bir neslin yetişmesine katkı yapmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Onların her istediğini elde etmemesi gerekirdi hâlbuki. Yokluk yoksulluk nedir yaşaması gerekirdi. Hayatta aç biilaç insanların da yaşadığı gerçeği ile sarsılmaları gerekirdi. Başkalarına muhtaç insanları görüp her insanın farklı konu ve alanlarda başkalarına da muhtaç olduğu gerçeği ile yetişmeleri gerekirdi. Sadece kendini düşünen değil başkalarının da hakları olduğunu, onların da insan olduğu gerçeğiyle yüzleşmeleri gerekirdi.

El bebek gül bebek yetiştirdiğimiz çocuklarımızın farklı bir insan olduğunu ve kendi farklılıklarıyla yaşayacaklarını bizim anlamamız gerekirdi. Biz onları fanus içinde yetiştirmeyi tercih ettik. Bir dediğini iki etmedik. Nerdeyse onların yerine ağladık, onların yerine güldük, onların yerine yedik içtik…

Yanlışlar yanlışları getirdi, çoğalttı, baş edemez bir girdap haline dönüştü.

Terbiye etmede başarısızlığımızı onlara sağlayacağımız konforla gidermeyi denedik. Denedikçe daha çok onların rahatı için çaba harcadık, sessiz kaldık. Sessizliğimizde boğulmaya başladık, çıkış yolu aradık ama nafile, arayışlarımızla çıkmaz sokaklarda kaybolduk.

Şımartılmış çocuklarımız, insanlara faydalı olma ana hedefinin yakınından bile geçemediler, kendi çıkralarını hedef haline getirdiler. Bu defa da hiçbir sınır tanımaz halleriyle kendi iç dünyalarında şişkin egolarının mahkûmu olarak, hiç kimseyi ve duygularını önemsemediler. Artık sözümüzü bile dinlemez oldular.

Örf adet ve geleneklerimizi kale almadılar, inancımız ile ilgili dikkat edilecekleri hiçe saydılar, özenti içinde geçen hayatlarına fütursuzca devam ettiler. Bazen babalar çocuklarının bu hallerinden rahatsız oldu, serzenişte bulundu, kendince çocuklar küçükken kaçırdığı treni yakalama amaçlı uyarılarda bulundu. Ama nafile tren çoktan geçip gitmişti.

Çocukları bir törene katılacaktı, mezuniyet miydi başka bir kutlama mıydı hiç önemli değil…

“Kızım, eteğin kısa olmuş; şu yakanı da fazla açma!”

“Oğlum, bu kadar gösterişe gerek yok, olan var olmayan var!”

“…!”

Cevap gecikmeden ve hiçbir çekince taşımayan cinsten kulaklarında patladı:

“Ama babaaaaa! Mezuniyet töreni bu, ömürde bir defa oluyor!”

“Ama ben insanların yanında ezik görünmek istemem!”

Bu konuşmaya aile fertlerinden biri daha müdahil oldu:

“Dokunma bey, özenir çocuk; sonra içinde ukde kalmasın!”

Her ikisi de bunu söyler ama bu noktaya kendi elleriyle kendi uygulamaları kendi duyguları ile geldiklerini hiç düşünmezler. Kendi ayakları üzerinde durmakta zorlanan, özenti içinde ezik düşüncelerle yaşayan ama özgüvenliymiş gibi davranarak patavatsızlık etmekten öteye geçemeyen, taklitten başka bir şey başaramayan ve taklitçi olarak kendine önemli roller kesen çocuklar yetiştirdiler.

Sonrasını söyleyeyim ben, anne babalar olarak hepimiz öleceğiz. Belki onlar bizden sonra uzun süre hayatta kalacaklar ama ayakları üzerinde kalmada zorlanacaklar, esen rüzgâra göre yön değiştirecekler ve rüzgârın önünde yuvarlanıp gidecekler. Keşke demeden önce, ‘keşke’lerimiz çoğalmadan önce onların da birer ayrı kişilik olduğunu unutmadan, inancımızdan taviz vermeden ve ahlaklı bir insan olarak kendi yaptıklarıyla yol almaya hazırlamalıyız. Hayatın zorluklarıyla yüzleşmeliler, her şeye rağmen hayatın yaşanabilir olduğunu yaşayarak öğrenmeliler.

Onlara şirin görünmek için birçok gün icat etmişler, biz de bunlara yenisini ilave etmeden hatta onlara bile ihtiyaç duymadan çocuklarımızla ilgilenmeliyiz. Bunu ibadet niyetiyle yapmalıyız ki cennet sebebimiz olsunlar.

Yoksa?

Söylemesi zor ama cehennemde evlat ateşi ile tutuşurken pişmanlığın bir anlamı yok.



276 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KELAMDAN KALBE - 31/01/2024
Susmak...
ELVEDA HAYAT - 23/01/2024
Bir dedem vardı hayat dolu, öldü...
DİZİ OYUNCUSU GİBİ - 23/09/2023
Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yüktür.
NEDEN DİYE SORMAK GEREKİR - 11/09/2023
Neden? Bunca yolsuzluk neden? Dönen dalavereler neden?
FİRENİ PATLAMIŞ GENÇLİK - 29/08/2023
Lise eğitimi zorunlu hale getirildikten sonra iş çığırından çıkmış halde freni patlamış bir gençlik yetiştirmeye devam ediyor.
ETON KOLEJİ - 24/08/2023
Bir okul düşünün, ülke yönetimine gelenlerin çoğu orada yetişsin. Ülke entelektüellerinin tamamına yakını oradan mezun olsun. Sanatçılar, yazarlar, kültür adamları, bürokratlar…
PATATES KRİZİ - 03/08/2023
İlk insan ilk peygamber Hz. Âdem ve oğulları
MÜSRİF ADAM - 31/07/2023
Giysilerin en güzeli olan takva elbisesidir. İnsanın süsüdür, gönlünün aydınlığıdır…
KELAMDAN KALBE - 25/07/2023
İyi dinlemek kadar etkili bir başka yol da iyi konuşmaktır. İyi konuşmanın etkisi, yan etkisi ve doğrudan etkisi saymakla bitmez.
 Devamı
Köşe Yazıları
SÖYLEŞİ VE İMZA
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam126
Toplam Ziyaret324999