• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=666228323
  • https://twitter.com/durancetin
Site İçeriği

Kültür Dünyamız videoları
Duran Çetin
durancetin@hotmail.com
FİRENİ PATLAMIŞ GENÇLİK
29/08/2023

FİRENİ PATLAMIŞ GENÇLİK

Lise eğitimi zorunlu hale getirildikten sonra iş çığırından çıkmış halde freni patlamış bir gençlik yetiştirmeye devam ediyor. Nasıl olsa zorunludur düşüncesiyle lise okumaya müsait olmayan birçok genç, dört yıl okullarda tutularak ömürleri heba edilmektedir. Yine ailelerin ben yapamadım çocuklarım yapsın düşüncesiyle üniversitede okutma hevesleriyle içinden çıkılmaz bir duruma doğru yol alınmaktadır. Hâlbuki çok kısa bir ömür içerisinde zorunlu olarak okullarda ömrün yarısına yakınını geçirmek hiç de makul sayılamaz.

Bu öğrenmenin gereksizliği anlamına gelmez. Öğrenme ömür boyudur. Beşikten mezara kadar devam eder. Öğrenmek en vazgeçilmez erdemdir. Lakin işinin ve aşının peşinde koşması gereken, bir sanat sahibi olarak, bir meslek öğrenerek ömrünü helal rızık için koşan insanlar daha faydalıdır. Kendisine, ailesine, ülkeye daha faydalı iş üretme imkânına sahiptir. İlköğretimden sonra çocuklarımızı sanayiye yönlendirmek, meslek sahibi bir insan olarak geleceğe yürümesini temin etmek oldukça değerlidir. Onların gelecekleri ülkenin geleceğidir, namuslu, haysiyetli ve ahlaklı insanların emek verdiği her şey değerlidir ve ülke kalkınmasına katkı sağlar.

Aslında bizim lise eğitiminin amacı yazılı olarak mevcuttur. Lakin şu anda bu sistem içindeki öğrencilerin bu amaca matuf bir çabası söz konusu değildir. Seçme sınavıyla öğrenci alan liseler de bile hedefsiz öğrenciler yığını söz konusu. Ne olacağı, gelecekte hangi işi yaparsa mutlu olacağı ile ilgili bir öngörüsü yok. Sorulduğu zaman “beni sınavın götürdüğü yere” diyen bir gencin üretkenliği nasıl olacaktır? Çocukluktan itibaren içinde ukde olarak tutacağı bir meslek hedefi, iyi insan olma hedefi, faydalı olma hedefi olmalı değil miydi? Bunu da ilk önce aile içinde edinmeliydi. Bizim işler biraz “kervan yolda düzülür” mantığıyla ilerliyor. Bu da bize çok zaman ve çok insan kaybettiriyor. Bu mantık derhal değiştirilmeli; Selçuklu ve Osmanlı geçmişi olan bir ülkenin geçmişteki kurumları, kurumsallaşmış eğitim sistemleri üzerinden yeniden bir yol bulma gayretiyle çalışmalıyız.

Selçuklu medeniyetinin kayda değer unsurlarından biri, eğitim sistemidir. Selçuklu hükümdar ve devlet adamları her zaman ve şartta eğitimi desteklemiş, gelişmiş bir eğitim sisteminin peşinde olmuşlar. Dönemin en önemli eğitim kurumları olan Nizamiye Medreseleri için devlet ödenek tahsis etmiş, Gazzâlî gibi âlimler buralarda ders vermiştir. Bu gelenek devam edip gitmiştir. Bu sistem içinde, temel ailede atılır, önemsenir ve çocuklarının davranış güzelliği kazandırmak için eğitim yapılırdı. Tabi ki camiler önemliydi. Camiler, Hz. Peygamber (sav) döneminden itibaren sadece bir ibadet mekânı değil; eğitim mekânı olmuştur. Bu gelenek Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de devam etmiştir.  Yine mevzubahis edilen dönemlerde eğitimin vazgeçilmezi disiplindi, hiç ihmal edilmedi.

Belki bizim bugün en çok ihmal ettiğimiz konulardan birisi budur. Her yerde disiplin ve plan olmalıyken durum hiç de öyle olmadı. Bir disiplinsizlik aldı başını gidiyor. Disiplin için yaptırımlar olmalı. Yaptırım yoksa disiplin pörsümeye başlar. Bu durumda da gerek öğrenim gerekse eğitim zafiyet içinde düşer.

Zorunlu olmayacak liselerimizde hem bilgi ve kültür kazandırmak, onun yanında ahlak ve karakter terbiyesi vermek, güzellik, sanat, estetik anlayışını benimsetmek geleceğimiz açısından oldukça önemli. Bunları yapabilmek için de sıkı bir disiplin şart. Disipline edilmemiş bir eğitim kurumunun başarı elde etmesini düşünmek abesle iştigalden başka bir şey değildir. Günümüz liselerinde öğrenci merkezli bir eğitimin yapıldığı ve hükümranlığın öğrenciye devredildiğini söylemek hiç de abartı sayılamaz. İstediği davranışı yapan bir öğrenciye yaptırım uygulamaz üstelik sınıftan geçmesi için her şeyi kolaylaştırırsanız kaliteli, iz bırakacak, geleceği şekillendirecek bir eğitim yapamazsınız. Çünkü bilgi kaynağı olan öğretmenler ve kitapların saygınlığı olmalıdır. Bilgi kaynağına saygı duyulmazsa öğrenilemez.

Bazı insanlar bu söylediklerimize burun kıvırıp gereksiz görebilir ve şöyle bir düşünceyle harekete edebilir: Öğretmense disiplini sağlamalı, kendine saygı duyulmasını temin etmeli, konuştuğu zaman dinletmeli, bir bakışıyla öğrenciyi terbiye etmeli vs… Elbette bunların hepsinde doğruluk payı var ama bu söylenenlerin gerçekleşmesi için öğrencinin yapısı da önemlidir. Ailesinin bile baş edemediği gençler liseye geldiği zaman daha da söz dinlemez, ders dinlemez, başkalarıyla dalga geçme hevesiyle dolup taşıyor. Kendisini dokunulmaz olarak algılıyor ve böylece öğretmenden beklenen/istenen şeylerin hepsi boşa çıkıyor. Bunların yapılabilmesi için ailesinden gerekli duygusal eğitim almış, ahlaki davranışları özümsemiş bir şekilde gelmesi gerekir. Yoksa disiplin sağlama işi bu yönetmeliklerle mümkün olmayacaktır. Yaptığının yanına kâr kaldığı anlayışı ile sınıfı günlük eğlence ve vakit geçirme amacı dışında kullanmayan/kullanamayan öğrencilerin sayısı hiç de az değildir.

Bir de şu meseleyi önemsiyorum: liselerde bitirme sınavları olmalıdır. Bu sayede öğrenci, dört yıl boyunca belki daha disiplinli ders dinleme özelliğini elde edebilir. Lakin zorunlu bir eğitim içinde bitirme sınavını düşlemek de mümkün olamayacaktır.

Eskiden Türkiye’de liselerin zorunlu olmadığı dönemlerin bir kısmanda sıkı zorlu lise bitirme imtihanları yapılıyordu.

Liselerimiz genç nesilleri bir süreliğine bekleme alanı olarak kullanacağı yerler değildir. Oyalama yeri hiç değildir. Oyalamak yerine gerçeklerle yüzleşeceği kendini tanıyacağı yer olmalıdır. Ahlakını, dinini imanını, tarihini sanatını, mimariyi, şehri, nezaketi ve efendiliği öğrenmelidir.

Nezaket kurallarına uyan kibar insanlar yetiştirme yeri olmalıdır liseler…



474 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KELAMDAN KALBE - 31/01/2024
Susmak...
ELVEDA HAYAT - 23/01/2024
Bir dedem vardı hayat dolu, öldü...
DİZİ OYUNCUSU GİBİ - 23/09/2023
Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yüktür.
NEDEN DİYE SORMAK GEREKİR - 11/09/2023
Neden? Bunca yolsuzluk neden? Dönen dalavereler neden?
ETON KOLEJİ - 24/08/2023
Bir okul düşünün, ülke yönetimine gelenlerin çoğu orada yetişsin. Ülke entelektüellerinin tamamına yakını oradan mezun olsun. Sanatçılar, yazarlar, kültür adamları, bürokratlar…
PATATES KRİZİ - 03/08/2023
İlk insan ilk peygamber Hz. Âdem ve oğulları
MÜSRİF ADAM - 31/07/2023
Giysilerin en güzeli olan takva elbisesidir. İnsanın süsüdür, gönlünün aydınlığıdır…
KELAMDAN KALBE - 25/07/2023
İyi dinlemek kadar etkili bir başka yol da iyi konuşmaktır. İyi konuşmanın etkisi, yan etkisi ve doğrudan etkisi saymakla bitmez.
MÜSRİF ADAM - 12/07/2023
İsraf: Gereksiz yere para, zaman, emek ve benzerlerini harcama, savurganlık. İsraf ve sefahat içinde yaşamaya başlanmış hayatların varlığı israf konusunu dikkate almayı zorunlu hale getiriyor.
 Devamı
Köşe Yazıları
SÖYLEŞİ VE İMZA
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam138
Toplam Ziyaret324864