• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=666228323
  • https://twitter.com/durancetin
Site İçeriği

Kültür Dünyamız videoları
Duran Çetin
durancetin@hotmail.com
PATATES KRİZİ
03/08/2023

PATATES KRİZİ

İlk insan ilk peygamber Hz. Âdem ve oğulları…

Sebep ne olursa olsun ilk insanlardan olan Habil, Kabil tarafından bir taş ile öldürüldü. Bir cana kıydı, bir kriz yaşandı ve ilk kan aktı.

“Onlara Âdem’in iki oğlu hakkındaki haberi gerçek olarak oku. Hani her biri birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. -Kurbanı kabul edilmeyen-, ‘Seni öldüreceğim’ demişti. O da, ‘Allah sadece muttaki olanlardan kabul eder. Ant olsun sen beni öldürmek için bana elini uzatsan da ben seni öldürmek için elimi uzatmam. Ben âlemlerin rabbinden korkarım. Ben dilerim ki sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenesin ve cehennem halkından olasın. Zalimlerin cezası budur’ dedi. Nefsi kendisini kardeşini öldürmeye yöneltti ve nihayet onu öldürdü; böylece ziyana uğrayanlardan oldu. O anda Allah bir karga gönderdi. Karga ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeliyordu. ‘Yazık bana, şu karga kadar bile olmaktan, kardeşimin cesedini gömmekten âciz miyim!’ dedi; sonunda da pişmanlık duyanlardan oldu” (el-Mâide 5/27-31).

Sonrasında krizler devam etti gitti. İnsanlık tarihiyle başladı kıyamete kadar devam edecek.

Hz. Nuh ailesi ile bir sıkıntı yaşadı. Bu bir krizdi. Karısı ve oğlunun iman çağrılarına ret cevabı ile suların yükselmesi sonucunda boğuldular. Gemiye binenler (iman edenler) kurtuldular. Kriz bu şekilde çözülür…

Peygamberlerin ve geçmiş ümmetlerin hayatlarından örnekler çoğaltılabilir.

Öyle bir çağın içindeyiz ki bütün krizleri alacak kadar karnı geniş, cibilliyeti belirsiz, çağdaşları yancı, menfaat için her şeyi yapacak kadar karakter yoksunluğunu bile ödül kabul eder durumda. Hal böyleyken çağın yolcuları iman ve ibadet ekseninden kaymış, imanı koruyup ibadeti yok sayanlarla, Allah'ın gücü ve kudretini sorunlu bir imanla ufuksuz denizlere salanlar çoğaldı. Bununla yetinmedi yaratılışta var olan özelliklerini korumanın gereksizliğini, cinsiyetin anlamsızlığını, eşcinselliğin normal olduğunu savunanlar gırla gidiyor. Bu tür krizlerin bir kısmı günümüzün gereği gibi olsa da geçmişte de var olanlar mevcut. Eşcinsellik sebebiyle helak olan kavmi hatırlayın. Lut Peygamberin mücadelesini hatırlayın, çabasının boşa kürek çekmekten ibaret olduğunu düşünenlerin içinde hakkı haykırışını ve asil duruşunu unutmayın! İşi oluruna bırakmadı, biz de bırakamayız, yanlışlara dur demenin gerekli olduğunu fark ettirmekten başka bir yol yok. Yoksa her şeyimizi kaybediyoruz, nesil gidiyor elden, ne olduğu belirsiz tipler sarıyor dört bir yanımızı. 

Sapmalar yaşanıyor. Sapkınlıklar çoğalıyor ve normalleştiriliyor. Bunun için medya kullanılıyor, dijitalizmin beslemeleri iş başına geliyor, sekülerleşmenin[1] vurdumduymazlığı, bencilliğin sorumsuzluğu, kapitalizme mahkûmluk, modernitenin[2] sömürüsü, dünyalık ideolojilerin esareti altında kalan çağ sakinlerinin her biri adı namı duyulmamış krizler içinde debelenip duruyor.

Bütün bu krizlerin temelinde maneviyat eksikliği var. Kadere imandaki sıkıntılar insanı boş vermişliğe doğru itiyor. ‘Allah'ın dilemediği hiçbir şey gerçekleşemez’ imanına sahip olmayanlar, açlıktan, ölümden, sefaletten, yalnızlıktan korkar oldular. Bazen bunu hastalık derecesine bile taşıyanlar oldu. Lakin bunların imanı tam olan birinin yaşaması muhaldir. Zira olacak olan bütün tedbirler alındıktan sonra olacaktır. Yani insanın tedbirlerini alması sonucunu Allah'a bırakmasından ibaret olan güvenli bir dünya düşüncesi bütün krizleri çözebilir.

Bu bir insanlık ve maneviyat krizidir.

Bu küresel ölçekli, dip dalgası her şeyi alt üst eden bir kriz. Düzeni sarsan, yeni düzenin de düzensizlik, kopuş ve savrulma üzerine bina etmeye çalışan bir kriz.

Bu çok sıkıntılı bir hal, bunun temelinde bile isteye işlenen olumsuz düşünceler, yoldan çıkarmayı ve yeni sapık düşüncelerle normali yok etme çabasını destekleyen, oluşturulmuş etkin irade söz konusu. Bu insanlığı yok edecek, ya da insan olma değerlerini sıfırlayacak yeni tip bir insan üretme çabasıdır. Varlık felsefesini problem olarak görmek yerine var olan insanın hazların esiri, her istediğini yapma ve hiçbir sorumluluk hissetmeme üzerine bina edilmeye çalışılan bir krize doğru yolculuk…

Bu irade/yönlendirici güç, yıpranmışlıkları ve zayıflıkları fırsata çevirerek toplumun güçlü yönlerin yok edilmesini, iman ve ibadet hevesini yıpratan, aile olma duygusunu zayıflatma faaliyetlerine büyük bir sermaye koyarak etki etmektedir.  

Artık her türlü sıkıntıyı krize çevirerek toplumsal barışı yok etme çabasını birincil görev bilmekte ve hiçbir sınır tanımamaktadır.

Tarım ülkesi olan Türkiye bir gün soğan krizi yaşıyor, diğer gün patates, domates, biber…

Bunların her biri insanların doğru inanç ile yol almasının önünde bariyer oluşturup güçlü yönlerini azaltıp zayıf yönlerini kullanarak isyan eden bir yapıya çekmeye çalışıyor. Bu kaotik[3] ortamı sonunda aile bağlarını zayıflatmaya, cinsiyeti yok etmeye, toplumsal huzuru bitirmeye, dünya genelinde duyarsızlığa, sadece kendini düşünmeye sevk eden daha büyük krizlere sebep kılınıyor…

Küreselci bir iradeden bahsetmek gerek. Bütün devletleri, milletleri kapsayan/kuşatan çok güçlü bir yapılanma söz konusu olabilir. Yaşanan krizler buna işaret ediyor. Her ülkeyi maniple etme (yönlendirme) gücüne sahip bu irade, bazen birkaç ağacı bahane ederek yakıp yıkma, böylece insanların yaşama sevinçlerini alt üst etme ve her olayı krize çevirme başarısını elde edebilmektedir. Hâlbuki inançlı insan bunların bir kurgu olduğunu anlayıp asla ve kesinlikle bu tür mizansenlerin içinde yer almaması gerektiğini bilmeli ve toplum huzurunu kendi huzuru saymalıdır.

Bu kriz kurgucuları, insanın duygusal boyutunu kullanma konusundaki maharetini en üst düzeye çıkarıp insanlık krizi çıkarma yarışındadır.  

Bu krizler dünyasında gerçekler sanallaştırılıyor. Doğru sözler yok sayılıp yalanlar üzerine bina ediliyor.  Geçmiş yok sayılıp hatta unutturulmaya çalışılarak sadece yaşanan anın var olduğu fikri zihinlere pompalanıyor.

Geleceğin birçok çirkin ve çirkefliklerle devam edebilmesi için bütün ve büyük bir çalışma yapılıyor.

Bu çalışmalar, bencillik, hazcılık, bireycilik, cinsiyetsizlik, dinsizliği şirin göstermeye ve Allah'ın kurallarını yok sayıp kendi kurallarını kendilerinin koyacağı bir yolculuk haline dönüşmesine sebep oldu: kutsalı olmayan bir toplum oluşturma...

Gidişat, günlük hazcılık (gününü gün etme) üzerinden insanlıktan ve maneviyattan eser taşımayan, teknoloji bağımlısı, robotik enkaza dönüşmüş bir insanlık ile karşı karşıya bırakıyor. Robotlaşmış köleler, insan suretinde ama duygu yoksunu kişiler, aklı ihata edilmiş, inandırıldığı fikirlerin dışında düşünemeyen, onları yegâne gerçek kabul eden robotik varlıklar halindeki yolunu kaybetmiş, değerlerin yok etmiş, kutsalını bir kenara atmış insanlar çoğaldıkça çoğaldı. Sanırım en büyük kriz bu.

Şimdiki halimiz mi? Yukarıda anlatıldığı gibi. Ne yaptığını bilmez bir yolcu: Bütün amacı haz almak olan seküler (dinden bağımsız) bir düşüncenin esiri. Ruhaniyeti yok sayıp bedene tapınma, kalbi (gönül) görmezden gelip selim olmayan akıl ile her gerçeğe ulaşılabileceğini sanma, ruh olgunluğunun yerine kişisel gelişim safsatası ile donanma derdinde. Yeis, endişe ve olumsuz duyguların yığınlar oluşturduğu bir belirsizlik…

Yani gidişat insani duygularını kaybetmiş bir insan tipolojisine doğru hızla yuvarlanmakta. Bunun için acilen tedbirler alınmalı ki seküler anlayış yeniden ahlaklı bir yaşama dönsün. Dünyevileşmeyi din haline getirmekten derhal maneviyat eğitimi ile vazgeçilsin. Hazcılık bir kenara bırakılabilmesi için başkalarını da düşünme yetenekleri olduğu ve onların da insan olduğu gerçeği zihninin tam ortasında yer edecek şekilde sorumluluk bilinci ile donansın.

Zamanın materyalist, kapitalist, dijitalizmin büyüleyici marifetiyle oluşan manevi hastalığı yok edecek gerçek bir din eğitimi, hayatın her tarafına hâkim bir din anlayışı, huzurlu olmanın yolunu ortaya koyan din gerçekliği ile ahlaklı bir yolculuktan başka bir çıkar yol yoktur. Böylece bütün krizler yok olabilsin.

Sanal dünya hapishanesindeki hayatını özgürlük zanneden milyonların sanal cehaletiyle yüzleşmeden sanal bilgelik tasladığı, duruşuyla, düşünüşüyle gerçek ahlaktan uzaklaşması en büyük krizdir.

Allah'ın her şeyi yarattığını ama yarattıkları üzerinde etkin olmadığı düşüncesi gittikçe sıradanlaşmaya başladığı çağın en büyük krizi, yine Allah'ın gücünü ve kuvvetini hafife almakla çoğalmaya devam ediyor. Bu projeyi yürütenler kendilerini hayatın kuklacıları zannederek gerçeklerin değiştirilerek aynaya yansıyan yüzüyle kısmen aldatmaya devam ediyorlar. Aldatılmayı kabullenmiş olanlar da bu yoldaki esaretlerini sürdürmekteler. İşin aslı bu sahte dünya oluşumunun temelindeki düşünce de budur. Zira Allah'ın insana ve diğer yarattıklarına müdahale etmemesi üzerine kurgulanmış sapıkça bir akımın akıntısına katılmış olan inançsızlık mikrobu çoğalmaya devam etmektedir. Mikrop o kadar hızlı yayılıyor ki gerçek mi değil mi araştırmasına fırsat bile vermiyor. Zira insan buna ayıracak vakti olmadığı düşüncesine inandırılmış durumda…

Çıkış yolunu merak etmek ve aramak her düşünen insan için bir görevdir. Herkese göre bir çıkış yolu olabilir ama hepsinin kökünde kaybedilmemesi gereken inanç ve ahlak birlikteliğidir.

Bunun için imanını mihenk edinmiş münevverler, mütefekkirler, sanatkârlar, yazarlar, hatipler, hocalar, ebeveynler, senaristler, film üreticileri, aktörler ve yöneticiler yetiştirilmesi gerekir. Sanal dünya yalnızlığından kurutulup, oradaki yalnızları, terkedilmişleri, yolunu kaybetmişleri, imanını koruyamamışları geri getirmek için o dünyayı olumlu bir şekilde acilen ve hızlıca kullanmak belki yollardan birisi olarak önümüzde duruyor.

Yukarıda bahesidilen vasıflı insanların fikirlerini bu yolla bütün sanal dünya yolcularına ulaştırmayı denemek gerekir. Krizin azaltılması, olumlu hale çevrilmesi, hayra tebdil edilmesi bu yolla denenmelidir…

 



[1] Sekülerleşmek: Din kaynaklı düzenleme ve değerlerden uzak durmak, dünyevileşmek. Dinin bireysel alışkanlıklardan sosyal kurumlara varıncaya dek hayatın bütün boyutları üzerindeki etkisinin azalmasını savunmak.

[2] Modernite: Avrupa’da 17. yüzyıldan sonra ortaya çıkan, gelenek karşıtı, bireysel, toplumsal ve politik yaşam alanlarındaki dönüşüm veya değişime dayalı toplumsal düzen veya anlayış. Çağa uyma, modern olma durumu, modernizmçağdaşlık. Sosyolojik olarak, Batı Avrupa’da gelişen siyasî, ekonomik ve sosyal görüşlerin ve hayat tarzının diğer kültür ve medeniyetlerden üstün görülmesi anlayışı.

[3] Kaos durumunda olan, kargaşa içinde kalmak.



441 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KELAMDAN KALBE - 31/01/2024
Susmak...
ELVEDA HAYAT - 23/01/2024
Bir dedem vardı hayat dolu, öldü...
DİZİ OYUNCUSU GİBİ - 23/09/2023
Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yüktür.
NEDEN DİYE SORMAK GEREKİR - 11/09/2023
Neden? Bunca yolsuzluk neden? Dönen dalavereler neden?
FİRENİ PATLAMIŞ GENÇLİK - 29/08/2023
Lise eğitimi zorunlu hale getirildikten sonra iş çığırından çıkmış halde freni patlamış bir gençlik yetiştirmeye devam ediyor.
ETON KOLEJİ - 24/08/2023
Bir okul düşünün, ülke yönetimine gelenlerin çoğu orada yetişsin. Ülke entelektüellerinin tamamına yakını oradan mezun olsun. Sanatçılar, yazarlar, kültür adamları, bürokratlar…
MÜSRİF ADAM - 31/07/2023
Giysilerin en güzeli olan takva elbisesidir. İnsanın süsüdür, gönlünün aydınlığıdır…
KELAMDAN KALBE - 25/07/2023
İyi dinlemek kadar etkili bir başka yol da iyi konuşmaktır. İyi konuşmanın etkisi, yan etkisi ve doğrudan etkisi saymakla bitmez.
MÜSRİF ADAM - 12/07/2023
İsraf: Gereksiz yere para, zaman, emek ve benzerlerini harcama, savurganlık. İsraf ve sefahat içinde yaşamaya başlanmış hayatların varlığı israf konusunu dikkate almayı zorunlu hale getiriyor.
 Devamı
Köşe Yazıları
SÖYLEŞİ VE İMZA
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam138
Toplam Ziyaret325011